27 Nisan 2014 Pazar

Yüzölçümü Bakımından Türkiye'nin En Büyük Kampüsüne Sahip Üniversiteleri




1. Van 100.Yıl Üniversitesi --> Yaklaşık 85 Milyon m2

2. Orta Doğu Teknik Üniversitesi --> Yaklaşık 76 Milyon m2

3. İzmir Yüksek Teknoloji Üniv. --> Yaklaşık 35 Milyon m2

 4. Erzurum Atatürk Üniv. --> Yaklaşık --> 33 Milyon m2

 5. Sivas Cumhuriyet Üniv. --> Yaklaşık 30 Milyon m2

 6. Harran Üniv. --> Yaklaşık 28.5 Milyon m2

7. Adana Çukurova Üniv. ---> Yaklaşık 22 Milyon m2

 8. Bursa Uludağ Üniv. --> 16 Milyon 303 Bin m2

 9. Yıldız Teknik Üni. (Yıldız + Davutpaşa Kamp.) --> Yaklaşık 16 Milyon m2

10. Yeditepe Üniv. --> Yaklaşık 15 Milyon m2

11. Afyon Kocatepe Üniv. --> Yaklaşık 10 Milyon m2

 12 . Dumlupınar Üniv. (Kütahya) --> 7 Milyon 502 Bin m2

13. İnönü Üniv.(Malatya) --> Yaklaşık 7 milyon m2

14. Kocaeli Üniv. (Umuttepe) --> 6.5 Milyon m2

15. Hacettepe Üniv. --> 6.087.866 m2


Ülkesini Seven, Kendini Eleştirenin Kimliğini Merak Etmez


     Meseleye başlamadan önce bir “terminoloji”(!) çalışmasının şart olduğunu öğrenmiş olan bizler, size hemen yüce devletimizin nadide kurumlarından olan TDK’nin resmi olarak kabul ettiği kelimeleri ve anlamlarını sunuyoruz:

Ülke: 1. Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket.
2. Devlet.
3. Bir özelliği ön plana çıkarılarak düşünülen bölge.
İngilizce’de“ülke”: country.              

Sevmek: 1. Sevgi ve bağlılık duymak.
2. Birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek.
3. Çok hoşlanmak.
4. Okşamak. (bütün sorunlar ve şikayetler doğrudan TDK’ye)
5. Yerini, şartlarını uygun bulmak.
İngilizce’de “sevmek”: love, enjoy, like.

Kendi:1. İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat.
2. Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatan bir söz.
3. Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirten bir söz.
4. Kendisi, kendileri biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılan bir söz.
İngilizce’de “kendi”: own, self, …

Eleştiri:1. Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit.
2. ed. Bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle değerlendirerek anlaşılmasını sağlamak amacıyla yazılan yazı türü, tenkit, kritik.
3. fel. Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılama.
Felsefe terimi olarak “eleştiri”:(Yun. kritike(tekhne) - ayırt etme, yargılama, eleştirme (sanatı)): 1. (Genel anlamda) Bir insanı, bir yapıtı, bir konuyu, doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek ereğiyle inceleme işi. 2. (Felsefede) Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılama. (Bilgi eleştirisi.) 3. (Kant'ta) Usun yargılanması, eleştirilmesi. // Burada insan usunun sınırları söz konusu edilir. İnsan usunun deneyden bağımsız olarak salt kendi kendine neyi başarıp neyi başaramayacağı araştırılır. Eleştirilen bilgi değil, us yetisinin kendisidir.
İngilizce’de“eleştiri”: criticism, critique.

Kimlik:1. Toplumsal bir varlık olarak insana özgü olan belirti, nitelik ve özelliklerle, birinin belirli bir kimse olmasını sağlayan şartların bütünü.
2. Kişinin kim olduğunu tanıtan belge, kimlik belgesi, tanıtma kartı, hüviyet.
3. Herhangi bir nesneyi belirlemeye yarayan özelliklerin bütünü.
İngilizce’de“kimlik”:  identity(ID),  identification.

Merak:1. Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek.
2. Bir şeyi edinme, yapma, bir şeyle uğraşma isteği.
3. Düşkünlük, heves.
4. Kaygı, tasa.
İngilizce’de “merak”:curiosity, …


Şahsen kelimelerin gücünün meseleyi en ince ayrıntısına dek anlatmaya yeteceğine inanıyorum, ama edepsizlik edip biraz daha gevezelik yapmaya çalışacağız.
Çeşitli travmalar, virüsler, bakteriler, solucanlar, haydutlar, hainler ile doğan Türkiye Cumhuriyet’inin kuşkusuz başta gelen anomalilerinden biri de kimlik bunalımıdır. Kimlik problemi ortak paydada uzlaşmayı engelleyen büyük sorun…İnsanlar tecrübelerine, ilimlerine, birikimlerine, fedakarlıklarına, çalışkanlıklarına, azimlerine, iyi niyetlerine, sevgilerine, aşklarına bakılmaksızın sınıflara ayrılmış durumdadır. Memleketiniz, mezhebiniz, uydurulmuş ırkınız, okuduğunuz kitaplar, sevdiğiniz şairler, kahve içtiğiniz dükkan, üniversitede kaldığınız yurt, gittiğiniz dershane ve daha neler neler sizi belli bir grubun içine dahil etmeye yeter de artacaktır.
Eleştiri kültüründen mahrum yabani mağara adamları olmamamız belki de bize doğar doğmaz yakıştırılmış olan kendi kimliğimiz ile karşı kimlikteki düşmanlarımızla mecburi savaş telkini altında olduğumuz içindir.
Belki daha sonra devam ederim şimdi yatmam gerek…

                                                                     Uzaktan Kumandanın MucidiLeonardo TorresQuevedo

SEVGİLİ OLMANIN ALTIN KURALLARI



                                                        



1.        Her sabah atılan o günün aydın olmasını sağlayabilecek yegane mesaj: “günaydın J / günaydın aşkm”
2.        Günlük en az bir saat konuşulur. (mesaj, arama vs.)
3.        Çiftimiz aynı okulda ise teneffüslerde vakit geçirilir, üst üste iki teneffüs temassızlık hayra alamet değildir.
4.        Mümkünse okul bahçesinde aheste aheste yürünür, düzenli aralıklarla göz göze gelip gülümsenir. Kızımızın buradaki rolü ‘yaa!’ diye başlayan cümleler kurup, şartlar gerektiğinde utanma refleksi sergilemektir.
5.        Olmazsa olmaz iltifatlar ‘yerinde ve zamanında’ kullanılır.
6.        ‘Bağzı’ durumlar söz konusu olduğunda trip atılması gerektiği düşünülür, atılır.
7.        Bireyler kıskanma duygusu oluşmasa dahi ‘yeri geldiğinde’ kıskanır. Karşı tarafın savunmasının herhangi bir yerine “bna gvnmiyr msn?” cümlesini kurması adettendir. “Hayır ondan demiyorum.” cümlesini “Onunla konuşmanı istemiyorum, bana gıcık olduğu için seninle konuşuyor.” vs takip eder. Karşı tarafa tapulu malımsın mesajı subliminal bir şekilde iletilir.
8.        Hiçbir yıldönümü atlanmaz, yıldönümleri imanın 6 şartı gibi ezbere bilinir.
9.        Bireyler ideolojilerinin ortak yanlarını tespit eder etmez konu hakkında konuşur. Durum her neyse yaşamaya, yaşatmaya çalışılır. (Bu aşamada ilişki, bireyleri psikolojik açıdan rahatlatıp ‘faydalı işte bak ;)’ hissi uyandırır.)
10.     Çiftimizin tutumuna göre hafta sonları buluşulur. Muhtemeldir ki birileri görecek endişesi gizlenerek gezilir, rutin şeyler yapılır. “Birisi görmüş müdür?” düşüncesiyle eve dönülür.
11.     Bireyler mutlak surette evleneceklerine inanırlar. Bir çoğunu evlenmeyeceklerine inandırmak öyle güçtür ki bu gerçekle ayrılınca yüzleşirler. Ayrıca bu fikir bireylerin dini algısına göre daha rahat davranmalarına sebep olur.
12.     İlişkinin ilk etaplarında bireyler birbirlerine kendilerini masum gösterecek kelimelerle oluşturulmuş özetini sunarlar. Sanki karşı tarafın o zamandan ismi cismi varmışçasına  hesap verme psikolojisine girilir. (Muhtemeldir ki birey, içinde bulunduğu durumu ileride bir başkasına hata olarak anlatacaktır.)
13.     Bireylerin rahatına(uykusuna) etkisi olmayan ancak sabahki ruh halini belirleyecek olan, “iyi geceler J / iyi geclr aşkm” mesajı hayati önem arz eder.

14.      Son maddemiz ise; ayrılık sonrası erkeklerde “Umurumda değil, keyfi bilir” gibi cümlelere rastlanırken, kızımız ise duygusal yapısına göre abartılı bir şekilde mutlu görünmeye çalışabileceği gibi gözyaşlarına eşlik eden “Ama onu svyrm.” gibi cümlelerle karşılaşılır. Her ikisinin de altında mutlak surette sadece ve sadece gurur kırıklığı vardır. 

        Bu "ölümüne" seven bireylerimiz maddelerden bir ya da bir kaçına uyum sağlamıyorsa sakın derde düşmesinler. Sadece birini bile "yürekten"  hissedip uygulayabilmişlerse, kendilerini sevgili statüsünde görebilmeleri  için hiçbir engel yok demektir.

RÖPORTAJ

                             

İsmini vermek istemeyen bir hazırlık öğrencisi sorularımızı cevaplandırmayı kabul etti.

+Okulumuzdan haberdar mısınız?

-Hayır,malesef haberdar olamıyorum.

+Neden okul gazetesini takip etmiyor musun?

-Aslında haberdar olmaya çalışıyorum fakat pansyonlu olduğum için haberdar olamıyorum.

+Peki,neyse okulda en beğenmediğin uygulama nedir?

-Yemek sırası bana çok geç geliyor bir türlü yemeğimi erken yiyemiyorum,tıkla geç mağduruyum.(Gülüyor)

+Kantin hakkında ne düşünüyorsun?

-Kesinlikle kantinin büyütülmesi beni çok mutlu etti,fakat öğrenci için ayrılan bölümünde büyütülmesi iyi olurdu.

+Sportif faliyetlerin nasıl?

-Aslında bütün sporlara ilgiliyim fakat masa tenisine ayrı bir ilgim var. Özellikle teneffüslerde oynuyorum tabii terleyip arkadaşlarımı rahatsız ediyorum ama...(Gülüyor)

+Kütüphanemizden yararlanabiliyor musun?

-Evet,kesinlikle hatta Konya hakkında bir Konyalıdan daha çok bilgiye sahip olduğumu düşünüyorum.

+Pansiyon hakkında ne düşünüyorsun?Eksikleriniz var mı?

-Aslında sene başında geldiğimde çok mutluydum ama ilerleyen zamanlarda içimde bir tedirginlik başladı.Sonra hocalarımızın da düş(ün)mesiyle eksiğin kırmızı merdiven paspası olduğunu fakettim.

+Peki bize zaman ayırdığın için sana teşekkür ederiz.


HABERLER



                                             

•406 kişi ile başlayan 2013-2014 eğitim öğretim yılı teneffüs aralarında sınıflarını bulamayıp kaybolan 7 öğrencimizineksikliğiyle399 kişiiledevam etmektedir.

•Her öğle arası top oynayan öğrencilerden sözcüleri yolu ile müdürümüzden istekleri: "Hocamtopumuzbalkonunuzakaçtı, onualabilirmiyiz?"

•Okulumuz balkonundaki taşlık alan ve yeşil halının ne işe yaradığını anlamaya çalışan öğrencimiz sarktığı camdan düştü.Neyse ki bu kazayı ufak sıyrıklarla atlattı.

•Yemekhanedeki kartlı geçiş sistemininzorbalıkolduğunuiddiaedengenç,mekanizmanınüzerinden atlayınca nöbetçi öğretmen ve görevliler tarafından sıranın en arkasına gönderildi.

•Okulumuz 400 kitap başınabirgörevlivebirnöbetçiile bu kulvardaki en prestijli ödül olan Dünyanın En Güvenli Kütüphanesi (DEGK) ödülüne layık görüldü.

•Her teneffüs  ve her boş derste istikrarla basketbol oynayan öğrencilere NBA 'den Çok Uzak Doğu Konferansında yer almaları istendi.

•Şiddete meyilli öğrencileri sosyal hayata kazandırmak isteyen okul idaresinden ilginç bir fikir "Yakın Dövüş Sporları"

•Yapılan bir araştırmaya göre geçen yıl pansiyon yemekhanesinde kaybolan cam bardaklar yüzünden demir bardakta çay içmek zorunda kalan ve ağızları yanan pansiyon öğrencilerinin hala öğle yemeklerinde demir bardaklarda su bile içmedikleri tespit edildi.

•Her etüt arası dağıtılan poğaça ve simit yüzünden ideal kilosunu koruyamadığını iddia eden pansiyon öğrencileri bu "ikram" ın durdurulmasınıricaettiler!

•Öğle arası sınıfını kilitleyen bir öğretmenimizin yüzünden sınıfında kalan 4 öğrenci açlıktan ölmek üzereyken kurtarıldı.

•Okul servisinde dans edenbirgrupöğrencimiz,mobesekamerasınayakalanınca görüntüleri sanal alemde fenomen oldu.


•Baştaatletizmolmaküzereelde edilen başarılarnedeniyle Uluslar Arası Atletizm Birliği(IAAF) Diamond Leauge 2016'ın okulumuzun bahçesinde düzenlenmesi gündemde.

ALTYAZI

                               
                              



Bu elinizde tuttuğunuz kağıda hepimizin bildiği üzere fanzin denir. Fanzin, dilimize İngilizcedeki “Fanatic” ve “magazine” kelimelerinin ilk ve son harflerinden girmiştir. Bu kelime amacımızın çekirdeğini oluşturuyor. Bizim umudumuz ve amacımız da bu. Benim de birkaç hafta öncesine kadar cahil olduğum bu konu, birkaçımızın iç yaşantısında ve bakış açısında büyük değişimlere yol açacağına inanıyorum.

Bu fanzin yazılırken birçok iç detay göz önünde bulunduruldu. Burada yazısı bulunan hiç kimse birbirini tanımıyor. Evet, bu konuda biraz sorun yaşıyoruz. Kimlik sorunlarımız var. Hiç kimse bizi bilsin istemiyoruz (şimdilik). Bunun yanında kimse bize yazı getirsin de istemiyoruz. Zaten yeterince iyi yazıyorsa biz onu buluruz! Amacımız sadece ve sadece etrafımızda olan olaylara biraz farklı açılardan bakmak. Söyleyemediklerimizi, söyleyemediklerinizi söylemek. Saklanmamız korktuğumuzdan değil, çekindiğimizden değil, sadece okulun hoşgörü seviyesinin bunu kaldıramayacağını bildiğimizden.

Evet, bu elinizde tuttuğunuz kağıt bir “Mesele” ama bizim için değil, sizin için de değil. Sadece onlar için, bu fanzinden rahatsız olanlar için. Bu kabullenilmesi gereken bir gerçek. Bu fanzini eline alıp kabullenmeyenlerde var. Eline bir kalem alıp sevmediği yerlerin altını çizenler var. Buna rağmen cevap verememenin hüznünü yaşıyorlar. Biliyoruz ki, onlara yazı yazdıranlar cevap verme hakkı için onlara yazı yazdırmıyorlar. Bulmaca-bilmece, espri ya da “Bunları Biliyor muydunuz?” köşesinden onlara yer kalırsa eminim onlarda yazacaklar. Bunun yanında “Bu nedir?” diye kırmızı sandalyesinde düşünenlerde var. Tabii ki biz bunlara karşı tüm gizliliğimizi koruyoruz.

“Allah korusun!” arkadaşımızın birisi tekerin altında kalır, birden acil tören alarmı verilir, odalarda teke tek toplantılar olur, saçı olmayan hocamız bize edebiyat nutku çeker, tabii akıl “rehber”imizin bunlardan haberi bile olmaz, ama en büyük korkumuz birisinin yönetmelikte idam cezasını bulması.

Uzun lafın kısası yoldaşlar, artık bir “Mesele”miz var!
                                                                                
                                                                               Allahaısmarladık
                                                          
                                                                                                        Brezhna